Bu günlerde bir çok televizyon programlarına konuk olan, ruh biliminin de en çok ilgilendiği obsesif kompulsif bozukluk, insanların hayatını derinden etkileyen bir komplikasyondur. Obsesif kompulsif bozukluğa sahip kişiler dışarıdan normal bir hayata sahip olarak görünüyor olabilirler. Aslında kişilerin aklındaki şüpheler, kararsızlıklar, olumsuz bitmek bilmeyen düşünceler onları çok yormaktadır. Ayrıca günlük rutinlerini yerine getirmekte zorlanmalarına sebep olmaktadır. Obsesif kompulsif bozukluk zaman geçtikçe daha çok kendini belli eder. Obsesif kompulsif bozukluğa sahip kişiler bu durumlarının farkında olsalar bile kendilerini kuşatmış olan bu düşünce döngüsünden kurtaramazlar. Obsesif kompulsif bozukluğa sahip kişiler yardım almadığı süre boyunca bu komplikasyon ilerleyebilir. Daha sonrasında içinden çıkılmaz bir hal almaya başlayabilir.
Bu içerikte neler var?
OKB’nin Günlük Yaşama Etkileri
Obsesif kompulsif bozukluğun tanımını daha ayrıntılı yapacak olursak, Obsesyon, sürekli devam eden olumsuz düşüncelere denir. Kompulsiyon ise bu düşüncelere karşı kişilerin kendilerini rahatlatmak için yaptıkları davranışlara, ritüellere denir. Hafif rahatlama sağlasa bile bu davranışlar bu bozukluğun artışına sebep olmaktadır. Şimdide, günlük yaşamı zorlaştıran okb’nin dışarıdan ne kadar hafif ve kolay görünse de içeride kişilere yaşattığı sıkıntılara hep birlikte bakalım.
Gül’ün Hayatına Etki Eden OKB leri
Gül yirmi üç yaşındadır. Bir üniversitede tıp öğrencisidir. Gül gayet başarılı, çalışkan ve hayatı renkli geçirmeyi seven bir insandır. Arkadaşlarıyla buluştuğu zaman çok eğlenceli, komik ve ayrıca atılgan biridir. Gül hayatı boyunca renkli anılar biriktirmiş ve kendisini geliştirmeyi hedeflemiştir. Üniversite birinci sınıfın sonunda Gül bazı olaylar yaşamıştır. Bu etkileyici olaylar onu derinden üzmüştür. Çok değer verdiği bir arkadaşlığa sahip olan Gül, arkadaşını kaybetmemek için ve onu kırmamak için sürekli fedakarlıklar göstermektedir. Ve bir gün aklında arkadaşının ona olan sevgisiyle ilgili şüpheler ortaya çıkmıştır. Sürekli aklına gelen şu düşünceleri uzaklaştırmaya çalışmış;
- Acaba beni bırakıp gider mi?
- Ya ona yeteri kadar iyi davranmıyorsam?
- Hiç kalbini kırdım mı acaba?
- Hata yapmamış olsam bile kesin hata yapmışımdır o yüzden ondan hemen özür dilemeliyim. (Kompulsiyon)
Hayatımızda hepimiz sevdiğimiz, değer verdiğimiz şeylere karşı titiz oluruz. Bazen biz de böyle sorular sorabiliriz. Fakat Gül, bu durumu abartarak daha ileri götürüyor ve hayatının etkilenmesine sebep oluyor. İşte obsesif bir düşüncenin oluşturduğu endişe ile normal endişeyi en iyi ayırt etme yöntemi budur.
Hakan’ın Günlük Hayatına Etki Eden OKB’leri
Hakan on sekiz yaşında bir çocuktur. Hakan küçük yaşta annesini kaybetmiştir. Babasıyla yaşamaya alışmış, zorlu süreçleri küçükken görüp geçirmiş biridir. Ayrıca çok zeki bir yapıya sahiptir. Hakan hayatındaki en sevdiği kişi yani babasını el üstünde tutmaktadır. Ona çok değer veriyor ve ona iyi bir evlat olaya çalışıyordur. Hakan’ın obsesyonları da en değer verdiği kişiyi kullanmaktadır. Yani obsesyonları, Hakanı zayıf düşürmeye çalışıyordur. Hakan’ın obsesyonlarına bakalım.
- Ya babam şimdi ölürse?
- Ya tek başıma kalırsam?
- Babam şimdi ana yoldan geçecek ya kaza olursa?
- Olabildiğince babamın yanında durmalıyım ve onu korumalıyım. (Kompulsiyon)
Buse’nin Hayatına Etki Eden OKB’leri
Buse 15 yaşındadır. Lise öğrencisidir. Buse dini değerlerine düşkün, inançlarının gerekliliğini yerine getirmeye çalışan birisidir. Buse, yeni kararlar almayı seven ve doğru olduğuna inandığı tüm kriterlerinin peşinde giden biridir. Buse’nin obsesyonları da değer verdiği dini değerleri kullanıp Buse’nin aklını karıştırmaktadır. Bu yüzden Buse’nin günlük yaşantısı sıkıntıya girmiş ( günde 16 saat namaz kılmakta) ve rutinlerini artık yapamaz hale gelmiştir. Buse’nin obsesyonlarına bakalım.
- Ek namaz kılmasam Allah’tan uzaklaşır mıyım?
- Nefsime hakim olmalıyım yoksa Allah beni sevmez.
- Ya günah işlersem?
- Acaba şu an ben günah işledim mi?
- Abdestim oldu mu?
- Hemen gidip tövbe etmeliyim yoksa Allah’ı hissedemem. (Kompulsiyon)
Meryem’in Hayatına Etki Eden OKB’leri
Meryem 43 yaşında bir ev kadınıdır. Meryem, mutlu bir yuvaya, üç çocuğa ve dünyalar tatlısı bir eşe sahiptir. Meryem her zaman kendi temizliğine ve ailesinin temizliğine dikkat etmektedir. Her zaman eşinin kıyafetlerini kontrol eder, çocuklarını okula göndermeden onları mutlaka gözden geçirir. Bu ilk başlarda Meryem için bu övülesi bir durumdur. Fakat bu durum yavaşça hem kendisini hem de sevdiklerini yormaya başlamıştır. Bir gün eve gelen eşinin kıyafetlerini, daha evden içeri girmeden dışarıda çıkarmasını istemiştir. Giysileri acilen sepete atmış ve her yeri ozon suyu ile yıkamıştır. Eşi bu durumun iyiye gitmediğini Meryem’e söylüyordur. Meryem, kendi ellerini günde 100 defa yıkamaktan yara etmişti. Hatta kaldıkları ev pislenmesin diye temizleyip, o evden taşınmışlardır. Daha sonra ise başka bir ev tutmuşlardır. Dış görünüşten çok saçma olduğu görülen bu durum aslında Meryem için hiçte öyle görünmüyordu.
- Acaba temiz oldu mu?
- Elime su değdi mi?
- Eğer ozonla yıkamasam her yer pis kalır.
- Ya ellerim şu an temizlenmemişse?
- Hemen ellerimi iki kere daha yıkamalıyım. (Kompulsiyon)
Bu dört kişide verdiğimiz örnekler obsesif kompulsif bozukluğun birkaç türüne ait. Şimdi hep birlikte diğer türlere göz atalım.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Türleri
Obsesif kompulsif Bozuklukta her kişinin kendine özgü geliştirdiği obsesyonları ve davranışları vardır. Genel olarak herkeste görülen sık obsesyonlar şunlardır;
- Dini obsesyon
- Temizlik obsesyonu
- Kontrol Etme obsesyonu
- Kuşku obsesyonu
- Simetri/ Düzen obsesyonları
- Cinsel içerikli obsesyonlar
- Zarar verme veya görme obsesyonları
- Mikrop bulaşma düşünceleri
- Her konuda kesinlik peşinde olmak
Bu söylediğimiz obsesyon çeşitlerinin de günlük hayatı etkilediği örnekleri bir çok psikoterapi kitabında yer almaktadır.
OKB’de Tedavi Yöntemleri
Obsesif kompulsif bozuklukta, atılması gereken ilk adım kişiye aittir. Durumunun farkına vardığı an bunu gizlememeli ve hemen en başından destek almalıdır. Gerçek bir desteğe ihtiyaç duyulan obsesif kompulsif bozukluk hafife alınacak bir durum değildir. Bu yüzden tedaviye başlamak geciktirilmemelidir. Obsesif kompulsif bozuklukta uygulanan en önemli ikinci adım ise danışanın danışmanına güvenmesidir. Eğer bu güven sağlanamasa tedavide ileri adım atmak yerine geri adım bile atılabilir. Bu adımların dışında kişinin sevdiklerinin de desteği çok önemlidir. Şimdi obsesif kompulsif bozuklukta uygulanan yöntemlerden bahsedelim.
Maruz Bırakma Yöntemi
Araştırmalara göre maruz bırakma yöntemi obsesif kompulsif bozuklukta en etkili olan yöntemdir. Bu yöntemde danışan ve danışman ilişkisi çok önemlidir. Danışan ilk olarak bu bozukluğun farkında olamayabilir. Bundan dolayı kabul ettiği katı inançlarını kaybetmek istemeyecektir. Danışmanın burada ki en önemli görevi karşıdaki kişiye güven vermektir. Obsesif kompulsif bozukluk ta obsesyonlar kılık değiştirebilir. Buna bağlı olarak da danışanın danışmanının söylediklerini uygulamaktan kaçmamalıdır. Bu uygulamalar ilk başlarda kişiyi sıkıntıya sokacaktır. Bunun nedeni bu çalışmalar, kişilere obsesyonların saçma ve aslında engelleyici düşünceler olduğunu göstermesidir. Yukarıda verdiğimiz örnekler ile birkaç maruz bırakma çalışması yapalım.
Gül’ün Maruz Bırakma Çalışması
Bu düşünceler Gül’e zarar vermekten başka bir işe yaramamaktadır. Gül de bu düşüncelerin gereksizliğini kendisine şu şekilde söyleyerek görecektir;
Arkadaşımı üzdüysem eğer gelir bana söyler. Benim bunu büyütmeme gerek yok. Zaten böyle bir durum varsa özrümü dilerim.
Arkadaşımı çok seviyorum ve onunda beni sevdiğine inanıyorum. Bu yüzden şüphe duyulacak bir şey yok.
Hakan’ın Maruz Bırakma Çalışması
Hakan kendisine şunları söylemelidir;
Her zaman babamın yanında olamam. Ayrıca sürekli babamın ölmesini düşünmem çok saçma. Herkes bir gün sevdiğini kaybedebilir. Bu olaylar normaldir. Önemli olan babam ile şu an mutlu olmak.
Buse’nin Maruz Bırakma Çalışması
Sürekli namaz kılmak takva değildir. Her şeyin aşırısında zarar vardır. Bundan dolayı tüm yapacaklarımı düzene koyup endişe duyduğum noktaları tam tersine çevirmeliyim. Belirli bir zaman çizelgemde ilerlemeliyim. Aşırısına kaçmamalıyım. Aklıma gelen kötü düşüncelere karşı bir tepki vermek zorunda değilim. Bu düşüncelerin benden kaynaklanmadığını biliyorum. Her zaman gelebilecek düşünceler olduğunu kabul ediyorum.
Meryem’in Maruz Bırakma Çalışması
Temizliği çok abarttım. Temizliğin normal bir düzeni vardır. Bu herkes tarafından uygulanabilir olmalıdır. Sürekli kirlilik korkusu yaşamak çok saçma. Hayat hem temizlikle hem kirlilikle birlikte güzeldir. O zaman artık kirlilik o kadar da kötü bir kavram değil.
Bu söylediğimiz yöntem obsesif kompulsif bozuklukta en etkili olan yöntemdir. Yani kısacası maruz bırakma yöntemi, obsesyonların kişiye söylediği takıntılı düşüncelerin tam tersini yapmayı öğretir. Ve artık kompulsiyonları yapıp kısa rahatlama yerine maruz bırakma yöntemi ile uzun bir rahatlığa kavuşulabilir.
Dinamik Psikoloji
Araştırmalara göre Dinamik psikolojinin de obsesif kompulsif bozuklukta işe yaradığı gözlemlenmiştir. Bu yöntem, kişilerin bastırdıkları istek ve arzuların sonucudur. Bu yöntem, kişilerin yaşadıkları obsesyonların azaltılması için istek ve arzuları serbest bırakmayı sağlamaktır.
Kullandığımız cümlelerde genellikle obsesyonun yok edilebilirliği değil azaltılmasından bahsettik. Obsesyonlar yok edilemez. İnsanlar kaygılarla, şüphelerle var olurlar. Obsesyonlar da bizlerin bir parçasıdır. Onlarsız tam olamayız. Fakat obsesyonlarımızla düşman değil dost olmalıyız. Bunun en güzel yöntemi de bu kaygıları, endişeleri dozunda tutmaktır.